BAL NEDİR:
Arıların doğadan
topladıkları nektarları, bal midesi denilen organlarında invertaz enzimleri
sayesinde kimyasal değişime uğratırlar ve kovanlarında oluşturdukları petek
gözlerine depolayarak olgunlaştırırlar. Bu oluşturulan şifalı ve tatlı maddeye
bal denir.
Bal arıları, balı doğada
bulunan iki farklı kaynağı kullanılarak üretilirler.
İlk yöntemleri çiçeklerden
topladıkları nektar ve poleni kullanarak ürettikleri baldır, buna çiçek balı
ismi verilir.
İkincisi de çam, sedir,
kiraz, vişne, şeftali, kayın ve ladin gibi orman ve bahçe ağaçları üzerinde
yaşayan basra böceklerinin salgıladığı tatlı salgıların, arılar tarafından toplanması
ile oluşturulan baldır, buna da salgı balı adı verilir.
Salgı balı, nektarın
kaynağına göre; Çam balı, sedir balı, orman balı gibi isimlendirilir.
Örneğin Çam balı; Çam
ağaçlarının gövdesinde yaşayan basra böceği çamın öz suyunu emerek beslenir.
Basra böceği, çam ağacının gövdesi, dallarına tatlı bir sıvı (nektar) salgılar.
Arılar bu nektarı toplar ve midesinde olgunlaştırıp peteklere depolarlar.
Sonuçta doğa mucizesi mis gibi çam balı meydana gelir.
BALIN TARİHÇESİ:
Bal, insanlar
tarafından tarih boyunca bir gıda ve şifa kaynağı olarak kullanılmıştır. Bal
kullanımına ait en eski örneğe İspanya’da 1919
yılında yapılan arkeolojik kazılar ve incelemelerde rastlanılmıştır;
Valensiya şehrinde 10 bin yıl öncesine ait bir mağaranın duvarlarına çizilmiş
petek ve bundan sızan bal resimleri tasvir edildiği görülmüştür. Bala ait ilk tarihi
verilere Antik Mısır medeniyetinde rastlanılmış ve 3500 yıl öncesine ait bir
firavun mezarında bal bulunmuştur. Şaşırtıcı bir şekilde katılaşmasına rağmen
tadını kaybetmediği görülmüştür. Antik Çin, Hint, Mısır, Yunan, Roma ve Hitit
medeniyetleri incelenirken arı ve bala dair değerli tarihi belgeler tespit
edilmiştir. Bu belgelere göre bu medeniyetler balı, bizim kullandığımız gibi
hem gıda hem de bir şifa ürünü olarak tüketmişlerdir. MÖ 1300 yılında Hitit
Medeniyeti taş tabletlere arıcılıkla ilgili kanun maddeleri işlemiş ve tedavi
amacı ile kullandıkları anlaşılmıştır. Antik Yunanlılar balı Tanrıların Nektarı
diye isimlendirmiş, ünlü düşünür
Aristoteles (M.Ö. 384-322) arıcılıkla ilgili ilk kitabı yazmıştır. Tıbbın
babası kabul edilen Hipokrat (M.Ö.466-377) tarafından yüksek ateş, yaralanma,
ödem ve iltihaplanmalara karşı kullandığı reçetelerde en başta bal yer alıyordu.
Batılı kaynakların “Hâkim-i Tıb”, başka bir deyişle “Hekimlerin Piri ve
Hükümdarı” olarak nitelendirdikleri İbn-i Sina (980-1037), birçok hastalığın
tedavisinde balı kullanmıştır.
Osmanlı İmparatorluğu döneminde Özellikle Fatih Sultan
Mehmet, Yavuz Sultan Selim ve Kanuni Sultan Süleyman zamanında yapılan yasal
düzenlemelerde arıcılık ve bal hakkında birçok hüküm bulunmaktadır. Özellikle
saray hekimlerinin kuvvet macunu tariflerinde bal vazgeçilmez bir öğe olarak
bulunmaktadır.
Bal, en başta Kur’an-ı Kerim olmak üzere üç kutsal
kitapta da geçmekte ve övülmektedir.
Kur’an-ı Kerim, Nahl suresine göre:
Rabb'in bal arısına vahyetti: "Dağlarda,
ağaçlarda ve yüksek yerlerde kendine evler edin!"
"Sonra, meyvelerin ve çiçeklerin tümünden ye!
Böylece, Rabb'inin yollarında, boyun eğmiş olarak dolaş!" Arıların
karınlarından, muhtelif renkte içecek -şerbetler çıkar ki, 'onda (balda)'
insanlar için şifa vardır. Muhakkak düşünen bir topluluk için bunda bir ayet
vardır.
BALIN İNSAN SAĞLIĞINA FAYDALARI NELERDİR:
Balda bulunan vitamin, mineral ve diğer
maddeler:
Vücudunuzun ihtiyacı olan birçok
vitamin, mineral ve amino asitleri bal tüketerek karşılayabilirsiniz. Kimyasal ve biyolojik araştırma metotları sayesinde,
bal içerisinde çeşitli vitaminlerin bulunduğu tespit edilmiştir: B1,B2, B3, B5,
B6 , C, E, K vitaminleri vardır. Ayrıca balda potasyum, sodyum, kalsiyum,
magnezyum, demir, bakır, mangan, fosfor gibi birçok mineral bulunmaktadır. Balın
şifa kaynağı olmasının bir diğer nedeni de vücudun ihtiyacı olan birçok amino
asit ve enzimi barındırmasıdır.
Grip ve soğuk algınlığına karşı korur ve doğal
öksürükleri bastırır:
Durduramadığınız bir öksürük ile
sıkışmışsanız, yapılan çalışmalar balın, yatıştırıcı birçok reçetesiz öksürük
şurubundan daha faydalı olduğunu göstermektedir. Balın yoğun kıvamı boğazınızı
kaplayarak, sizi öksürüğe daha duyarlı hale getiren sinir uçlarını
yatıştıracaktır; bununla birlikte sizi kışın yakalandığınız basit grip ve soğuk
algınlığına karşı da koruyacaktır. Dünya Sağlık Örgütü (WHO) balın doğal bir
öksürük ilacı olarak kullanılmasını önermektedir. Amerikan Pediatri Akademisi
(AAP) aynı zamanda öksürük tedavisi için bal kullanımını önerir.
Astım, Bronşit ve bal ilişkisi:
Bal
genelde astım ve bronşit hastaları için faydalı besinler arasında
gösterilmektedir. Ancak bazı alerjik astım hastalarında tam tersi bir sonuca
neden olabilir. Astım hastasıysanız balı tedavi amaçlı kullanmadan önce mutlaka
bala karşı alerjiniz olup olmadığını belirlemenizi öneririz. Bal bağışıklık sisteminizi güçlendirir, astımın
şiddetini arttıran solunum yolu enfeksiyonlarına, soğuk algınlığına ve gribe
karşı koruma sağlar. Günlük diyetinize bal eklemeniz göğüste öksürük, hırıltı
ve sıkışma gibi rahatsız edici semptomların azalmasına yardımcı olacaktır.
Bal, boğazında ki mukusu yumuşatan maddeler içermektedir.
Bağışıklık sistemini güçlendirmeye yardımcı olur:
Balı günlük olarak tüketmek,
bağışıklık sisteminizi güçlendirmeye ve hastalıklarla savaşmaya yardımcı olur. Antioksidan (içeriğinde bulunan Fenolik
bileşikler ve Flavanoidler) seviyelerinizi yükseltmeye yarar. Tüketilen bal tipine bağlı olarak,
yüksek Polifenolik konsantrasyona sahip balları yemek (genellikle koyu renkli),
kalp damar kaynaklı hastalıklar ve kanser riskinin azaltılmasıyla ilişkilendirilir.
Antioksidanlar vücudumuza diğer besin maddeleri ile veya başka yollarla geçen
serbest radikaller adı verilen maddelerin etkinliğini azaltır, bu nedenle
kanser olma riskinizi düşürür; ayrıca virüs, bakteri ve mantarların neden
olduğu enfeksiyonlarla savaşmaya da yardımcı olur.
Yaraların, enfeksiyonların ve yanıkların
tedavisine yardımcı olur:
Bal, yaraların ve enfeksiyonların
tedavisinde 1981 yılında Dünya Sağlık Forumu tarafından önerilmiştir. Küçük bir
yanığa veya yaraya ince bir bal tabakası sürülmesi, acı hissini bastırmaya,
bölgeyi sterilize etmeye ve antienflamatuar (iltahapla savaşan) bir etkiye
neden olur. Ayrıca balın antibakteriyel nitelikleri (örneğin hidrojen
peroksit-oksijenli su içermesi) de yanığın enfekte olmasını önler ve daha az kabukla
daha yumuşak bir şekilde iyileşmesine yardımcı olur. Yavaşça bir pamuklu
çubukla uygulayın ve bir bandajla örtün. Bununla birlikte, bal sadece
antibiyotik merhem uygulayacağınız küçük yara ve yanıklar için uygundur.
Enfekte görünen ciddi yara ve yanık tedavileri bir tıp uzmanı tarafından
değerlendirilmelidir. Scientific World Journal’da yayınlanan bir makalede,
araştırmacılar, doğal balın, yara enfeksiyonlarını azaltmada Eusol
antiseptikler (Kalsiyum klorür ve Borik asitle
hazırlanan antiseptik bir çözelti) kadar etkili olduğunu doğrulayan
veriler sağlamıştır.
Sindirim sistemini korumaya yardımcı olur:
Bal, Gastroözofageal Reflü hastalığı
(GÖRH) riskini azaltmaya yardımcı olur. GÖRH, iltihaplanma, asit reflü ve mide
yanmasına neden olabilir. Son araştırmalar, balın yemek borusu ve mideyi
kaplayarak mide asidinin istenmeyen etkilerini azaltmaya yaradığı ve
sindirilmemiş besinlerin yukarı akışını azalttığını göstermektedir.
İshal süresini azaltır:
Bal üzerinde yapılan araştırmalara göre, ishalin şiddetini
ve süresini azalttığı gözlenmiştir. Ayrıca, ishal olunduğunda özellikle yararlı
olan potasyum ve su alımını arttırır. Ayrıca bal, yaygın olarak ishale neden
olan patojenlerin etkilerini bloke etmektedir.
Balın Diyabetle olan ilişkisi ve beslenmenize
eklediğiniz şekeri değiştirmek:
Balın doğal tatlı tadı, onu
beslenmenizde ki yapay şeker için ideal bir alternatif yapar. Yiyip içtiğiniz,
besinlere eklediğiniz yapay şeker, size fazladan kalori sağlayarak besinsel
fayda sağlamaz. Bu durum, yüksek tansiyon ve diyabet riskinde artış ile
birlikte kilo almanıza da yol açar. Yapay şekerin sağlığa olumsuz etkisi
olmadan, besinlerinizi tatlandırmak için yiyecek ve içeceklere bal ekleyebilirsiniz.
Halihazırda Diyabet (Şeker) hastası iseniz, doktorunuza danışarak salgı balları
(Çam balı, Sedir balı vb. ) tüketmenizi öneririz. Balın düşük
glisemik indekse sahip olması, kan şekeri seviyelerinin diğer şeker türlerine oranla
çok daha az yükselttiği tespit edilmiştir.
Çünkü salgı balları, çiçek ballarına oranla %15 daha az doğal şeker ihtiva
etmektedir. Ancak ne kadar doğal olsa da şeker hastalarının bal tüketimine
dikkat etmeleri önerilir.
Uyku bozuklukları ve depresyon gibi sorunların
giderilmesine yardımcı olur:
Bal, uyku için bedenin rahatlamasını sağlamaya
yardımcı olur ve insanların uykulu kalmasına yardımcı olan triptofanın hareketlerini
kolaylaştırır. Bal triptofanın beyne kolayca girmesine izin veren doğal bir
şekerdir. Triptofan vücudun üretemediği
temel bir amino asittir. Bu amino asit serotonin
hormonunun üretiminde önemli bir rol oynar. Serotonin ruhsal durum düzenlemesi
ve uyku için temel gereksinimdir. Uygun miktarda serotononin hormonu olmaksızın
bir kişinin maruz kalacağı depresyon ve uykusuzluk şikâyetleri artacaktır.
Balın kozmetik ile olan ilişkisi:
Bal antibakteriyel özelliklere sahip olduğundan cildinizi tahriş
etmeden sivilce ve siyah noktaların giderilmesinde kullanılır. Ayrıca hassas
ciltler için idealdir. Ballı yüz maskeleri
sivilce, akne oluşumunu tetikleyen bakteri birikimini engellerken, mevcut
sivilcelerin daha kısa sürede iyileşmesine yardımcı olur. Ayrıca nemi
hapsederek cildin daha yumuşak olmasını sağlar. Balı akışkanlık
kazanması için hafifçe ısıtın ve bir maske olarak cildinize sürün, yaklaşık on
dakika kadar sonra yüzünüzü ılık su ile yıkayın. Bu sayede cildinizi sert
kimyasallar içermeyen bir maske ile temizlemiş olacaksınız.
Doğanın
başlıca enerji artırıcısıdır:
Vücudumuza güç ve enerji sağlayan büyük bir doğal
karbonhidrat kaynağı olan bal, sporcuların performansını ve dayanıklılığını
anında arttırmakta etkili olduğu bilinmektedir. Doğal şekerler, egzersiz
sırasında yorgunluğun önlenmesinde önemli bir rol oynar. Baldaki glikoz, vücut
tarafından hızlı bir şekilde emilir ve anında bir enerji artışı sağlar, fruktoz
ise vücut tarafından daha yavaş emilerek gün içerisinde ihtiyacınız olan
enerjiyi size sağlayacaktır. Balın düşük glisemik indekse sahip olması
(özellikle salgı balları çam balı, sedir balı vb.), kan şekeri seviyelerinin
diğer şeker türlerine oranla çok daha az yükselttiği tespit edilmiştir.
ÖNEMLİ UYARI:
Tıbbi amaçlarla bal kullanımı
gerektiğinde: Arı ürünlerinin bir ilaç olmadığı ve tedaviyi destekleyici bir
gıda ürünü olduğu, kesinlikle bir tıp doktorunun önerisi ve kontrolü altında
kullanılması, ayrıca bir yaşın altında ki çocuklara da yedirilmemesi gerektiği
unutulmamalıdır.
KAYNAKLAR
1- Fratellone P. M., Tsimis F., Fratellone G.
Apitherapy products for medicinal use. Journal of Alternative and Complementary
Medicine. 2016
2- Ajibola A. Physico-Chemical and
Physiological Values of Honey and Its Importance as a Functional Food.
International Journal of Food Sciences and Nutrition. 2015
3- Alvarez-Suarez J. M., Tulipani S.,
Romandini S., Bertoli E., Battino M. Contribution of honey in nutrition and
human health: a review. Mediterranean Journal of Nutrition and Metabolism. 2010
4- Dr. Ali Korkmaz, Bal, Tarım ve Köy işleri
Bakanlığı, Samsun Tarım İl Müdürlüğü, Çiftçi Eğitimi ve Yayım Şubesi
Yayınları.2006.
5- Dr. Ülkü Yapucu Güneş, "Balın Yara Bakımında
Etkinliği", C.Ü. Hemşirelik Y.O. Dergisi, 9 Şubat 2006.
6- Neşe ÖZMEN, Emine Alkın, "Balın Antimikrobiyel
Özellikleri ve İnsan Sağlığı Üzerine Etkileri", Uludağ Arıcılık
Dergisi-Kasım 2006.
7- TUTKUN E., Arıcılığın Tarihçesi ve Gelişimi Teknik Arıcılık Yayın, No:2 s. 1.4, Ankara
2006
8- Franz Lampeitl,
Arıcılık, Editör: Prof. Dr. Türker
Savaş, Bilge Yy, İst. 2007.
9- Waikato University
/bio.waikato.ac.nz/honey, "Antimicrobial Properties of Honey (Acidity,
Hydrogen Peroxide)", çev. A. Furkan Kargıoğlu. 2005
10- Barış Sönmez, "Balın İnsan Sağlığındaki Yeri
ve Önemi", Uludağ Arıcılık Dergisi, Ağustos, 2004.
11- M.Turan Akay, "Doğanın Harika
Maddesi: Bal", Bilim ve Teknik, Mayıs, 1984.
12- GÜLŞAHİN. H. , Arının faydalandığı kaynaklar.
Gıda-Tarım ve Hayvan Bak. Zir. İşl. Genel. Müd. Yay. Ankara. 1979
13- www.who.org
14- www.aap.org